Dekoltesi Lacivert Gecelerde Tende Yanık Kokusuydu Aşk

‘’Bir gün, zamanın gözleri bıçak gibi kesecek geçmişin perdesini ve bir aynada kanayacak yüzün. İşte o an, hangi yaranın kabuk tutmadığını anlayacaksın. Şimdi git!‘’

Dedin ve ben nefes nefese…

Bir yanımı sende bırakıp, bir yanımı alıp gittim; siyasi kaçaklar gibi, başka bir ülkeye sığınırcasına. Yüreğime yabancı bir dilde, bana ait olmayan aşklar bozdurup, senli lacivert gecelerin içinden kokunu ayıklayarak, doyumsuz hayatlara bıraktım kendimi. Yıllar an gibi gelip geçerken, hiç fark etmedim kalbimden geçip gidenleri. Aşkın biri geldi, biri gitti senden sonra. Hiçbirine kal demedim. Umurumda bile değildi hiçbiri ve umurlarında bile değildim hiçbirinin. Bir suçun diyetini öder gibi, her gece tenimde sana ait izleri yaktım; başka bir tenin bana ait olmayan dokunuşlarıyla.

Evet, gecede gözlerin yoktu. Hiçbir gecede yoktu. O dekoltesi lacivert gecelerde, tenimi yakana dek karanlık yüzlerle sevişirken, bir saniye bile düşmüyordun aklıma. Başka biri oldum senden sonra. Kendime yabancı hayatlarla, başka hayatların zamanlarında yolculuk yapmaya başladım. İçimdeki ben, dışımdaki bana hiç ait olamadı. Hep, sinsice avını bekleyen yabani bir hayvan gibi, sadece dışımdaki beni doyurdum; başka vücutların yabani açlığını bastırarak.

Ama!Ama geldi işte o an. Anladım hangi yaranın kabuk tutmadığını.

Bir sabah, yüzümde ölü buldum kendimi. Zamanın gözleri, bıçak gibi geçmişin perdesini yırtarken, aynada kanayan yüzüme dokundum. Daha bir saniye önce deşilmiş, taze bir yara gibiydi senden gidişim.

Şimdi her sabah, pişmanlık boğazımda düğümlenmiş uyanırken, gün ‘’Geri dön’’ diyor, ‘’Geri dön geç olmadan.’’ Geri dönmek, onca yıldan sonra yeniden karşına çıkıp ‘’Bak, ben geldim’’ demek. Onca sensiz geçen cehennemden sonra, sana bir avuç cennet getirebilmek…

Mümkün mü?

Değil.

Gülüşün nasıl da yakışırdı geceye. Tenine dokunan ellerim, dudaklarından çıkan iki heceyle nasıl da titrerdi. Biliyor musun, sevişmeden uyuduğumuz geceler, sevişmelerden bin kat daha güzeldi. Yanında uyanmak, saçlarını koklamak; kokun…

—Günaydın sevgilim.

O zamanlar bana günaydın derken, gözlerinin içine bakıp, defalarca seni seviyorum derdim ya: Şimdi, ‘’Günaydın! ’’ desen, başımı önüme eğip, ‘’Haklısın’’ diyebilirim. Çok geç kaldım sana, çok geç günaydım.

Ama yine de bil istiyorum

O dekoltesi lacivert gecelerde, tenimdeki yanık kokusu sendin…

” Bazı yaralar, sahibini bekler kapanmak için… ”

Bu yara hiç kapanmayacak!

 

 

 

Gitme

Tek geçim kaynağımızdı yalnızlık,yoksulduk kalabalıklara. Bu yüzden, ne zaman kapısı çalınsa yüreğimizin, utanıyorduk açmaya

Yamalı
Kirli
Ve açtık

Çirkindik velhasıl aşka

Bir Eylül Gecesi

Sana  artık düş kurmayacağım
Ve anlatmayacağım hiçbir çiçeğe
Dudaklarındaki kelebeğin hikayesini

Ay ışığına bırakacağım seni /USULCA
Koynumda uyurken yokluğun
Bir eylül gecesi

Düşün Bir Kİtapsın

Düşün,
Bir kitapsın!
Yıllardır,
Birilerinin seni okuması için bekleyen bir kitap!

Bir gün,
Bir el seni o tozlu raftan alıyor / Seviniyorsun
”Evet,  biri seni okuyacak!”
Sayfaların titriyor sevinçten
Kelimelerin heyecandan dağıldı dağılacak

Yavaşça açılıyorsun
Çok mutlusun
Satır aralarından kuşlar uçuşuyor

Derken,
Sayfanı yırtıp alıyor o el!
Sonra,
Bir sayfanı daha
Bir sayfanı daha…

Üşüyor Saçlarım

Sesini  özledim en çok
Mırıldandığın ninnilerden karanlığa sızan
O karanfil kokusunu

Gülüşünden doğan serçelerin
Kanat sesleri sustuğundan beri
Gece hep ayaz

Ellerine ne çok kar yağmış anne
Ellerin ne kadar çok Şubat
Üşüyor saçlarım

Nisan

Süt  kokusuna
Kırağı çalmış
Kefeni kundak yırtığı bir an
Baharın buz gibi memelerinde
İlk nefes acısı
Yüreğe batan
Ardından
Bir ağlama sesi / Sıradan
Doğdum
Adım Nisan

Annem gül kokuyordu

Uçuşsa Saçlarım

Saçlarım
Ne kadar da soğuk ve yalnız
Dağınık ve uykusuz
Sanki yıllardır hiç taranmamış

Bir rüzgar çıksa
Dokunsa
Uçuşsa saçlarım

Saçlarım
Ne çok siyah
Ne kadar çok geceye dolaşmış

Dağınık ve uykusuz

Elenisa 1

Elenisa,

Gözlerinden dökülen bütün aşkları / Yıllarca
Kalbimin içine sakladım
Kalbim!
Ah, zavallı kalbim

Ne çok isterdim Elenisa, bir bilsen
Sen başkalarına ağlarken / Çoğalırken
Ellerini tutmaktan çok
Gözlerini tutmayı

En çok da
Gözlerin Elenisa
O aşka acemi gece gözlerin
Umudum
Düşüm
Nefesim

Aç gözlerini Elenisa
Aç!
Yakışmıyor uyumak sana
Gecenin bir yarısı koynunda
Sana uzak bir kalbin