Biraz Aşktan Bahsedelim

Biraz aşktan bahsedeyim size

Kırık bir kolun defalarca yanlış kaynaması gibi sıradan

Ve katili mahçup

Yalnızlıktan

Sonra

Gidip bir çay içeriz birlikte

Belki Eylül de gelir

Sararmış hüzünlerini toplarız yüzümüzün

 

Kim bilir

Belki de elimi tutarsınız

Yürürüz

Siz

Siz,
Evet siz!
Her gün biraz daha mavisiniz
Yeşil
Beyaz
Turkuaz

Her gün biraz daha sümbül
Lale
Karanfil
Gül

Gül, dedim de
Çok güzel yüzünüz
Keyifli
Ve bol şekerli gülüşünüz

Ah, gülüşünüz
Bana uzak
Çok uzak
Daha da uzak

Benim siyahtan başka rengim
Küçük, çatlak bir saksıda kaktüs çiçeğim…
…den başka

Yok!

Yok kalbinizden tutacak
Ne keyfim
Ne de şekerli düşlerim

Nisan

Süt  kokusuna
Kırağı çalmış
Kefeni kundak yırtığı bir an
Baharın buz gibi memelerinde
İlk nefes acısı
Yüreğe batan
Ardından
Bir ağlama sesi / Sıradan
Doğdum
Adım Nisan
Annem gül kokuyordu

Son Nefes

Bir teli kırık keman eşliğinde
Dilimde titrek bir ıslık / Hüzzam
Karanlığa dolan

Ölmekteyim…

Serçelerin son ölüm uçuşlarında
Bilenmiş eski gecelerden bir an
Şah damarım paslı bıçak kesiği
Ve can iki nefeslik ömür
Payıma kalan

Bir ben gelmiş yapışmış yakama
Boş sessizlikte
Bir çığlık ben

Kan gölü ağzımın boşluğunda
Son bir iki nefes / Daha
Geride sen
Ve itiraf edilmemiş bir yalan
Aşktan kalan

Ölüyorum
Vakitlerden senli bir an

Kelebeklerde Terketti Beni Kuşlardan Sonra

Çok sonraydı
Sonradan biraz önce
Dışarıda kar yağıyordu
Soğuktu hava
İçeride titrek bir sessizik
Ellerimi tutuyordun
Ellerimi ilk kez bu kadar korkuk tutuyordun
Dudakların üşüyordu…

Dilinde iki kaçak kelime / İki bıçak
Bilelenmiş…

Sus!
Dedim ya sana

Biliyor musun
Kelebekler de terk etti beni / Kuşlardan sonra
Saksıdaki begonya da öldü
Bütün gün böceklerle konuştum
Sonra…
Sonra onlar da gittiler
Sen de gelmedin o gece
O gece hiç sabah olmadı

Dışarıda kar yağıyordu
Soğuktu hava

Hırsız

Gülüşünü çaldın dudaklarımdan
Yüzümden gözlerini
Sesimi, sessizliğinden
Ne kadar düş varsa sana dair
Gece yarısı mırıldanılmış / Koynunda
Tenime satır satır işlenmiş
Düşlerini çaldın sen
Aşk,
Mısra sonu vurgulu bir ünlem
Ay ışığı soluğunda, kalbinde uyurken ben
Şiirlerini çaldın sen
Sen,
Kendi masalını çaldın
Benim hikâyemden

Çay

Ol
Bir şeylerim
Nasıl desem
En sıcağından
Bir bardak çay ol
Dökül içime
Meselâ

Hadi gel

Düşmüş
Uf olmuş kalbi benden uzakta
Demiştim oysa
Tu-tu-na-maz-sın
Başka bir aşka

Hadi gel
Öpeyim geçsin

Susmalar

Biz karanlığına sokulduk hep gecenin
Sessizliğine kıvrılıp uyuduk

Geceden kalma hiç gülüşümüz olmadı iki kişilik
Mağluptu hep yüzümüz gün ağardığında

Sokak lambasının ışığında dans eden
Sivri sinekler kadar mutlu olabilirdik oysa

Sustuk!

Maestro

Çingene ağzımda
Arabesk kahkaha
Ve hikâyelerim
Kangren

Koşar gibi konuşuyorum
Kalabalık
Laf üstüne laf telaşı
Bir kelimem
Diğerine yabancı
Dilime sırnaşık
Oynak cümleler

İnsanlar yüzüme bakıyor
Kilometrelerce uzak
Milyonlarca

İnsanlar yüzüme yağıyor
Yüzüm sırılsıklam insanlar

Ne söylediğim önemli mi / Sizce
Bir deli işte
Soytarı
Islık çalıp
Şarkı söylüyor / Saçma!

Dilinin ucunda bir hayat
Anlayana sivrisinek, saz
Anlamayana…
Davul, zurna, saz, keman, kemençe, gitar, bass gitar…

Çal maestro
Çal!